Paris'e daha önce iş nedeniyle gelmiştim. Dolayısıyla Paris sendromunu o zamandan atmıştım üstümden. O dönem fuar haricinde gezecek fırsatım olmamıştı. Şimdiyse müzeleri gezme ve Paris sokaklarında bolca dolaşma şansım oldu.
Gitmeden önce; ziyaret etmek istediğim yerleri belirlemek ve yolculuk planı yapmak neredeyse tüm şehri dolaşmışım gibi hissettirdi. Dolayısıyla gidemeyeceğim ama merak ettiğim ülkeleri bu yolla görebileceğimi, sanat müzelerini de çevrimiçi olarak gezebileceğimi öğrendim.
Burada ziyadesiyle 4 gün için adım adım yaptığım plandan bahsedeceğim. Turumuz öncelikle Loure müzesi ve diğer sanat müzelerini gezmek üzerine kurulu, lakin her güne bir müze gezmek suretiyle bolca Paris turu da atmış olduk. Öncesinde uçak biletlerimiz, kaldığımız ev ve Lovure Müzesi biletlerimiz hazırdı. Diğer müzeler için kapıda bilet almayı tercih ettik. Bunun için önemli olan hangi sezonda Paris’te olacağınız. Biz, kışın tam ortasında gittiğimiz için soğuktu ama turistin en az olduğu zamanlardı. Bu yüzden diğer müze biletlerimizi gişeden almayı planlamaya cesaret ettik.
⛳ Planlama
Lovure müzesi; cuma günleri 21.45'e kadar açık olduğu için biletimizi son günümüz olan cuma gününe aldık ve tüm planı bu günü kerteriz alarak yaptık. Öncelikle gezmek istediğim müzelere karar verdim. Çünkü o kadar çok müze var ki bunlar içinde benim için en önemlilerini tercih etmem gerekiyordu ki gezimizden keyif alalım. Bir taraftan da aynı gün içinde birden fazla müze gezerek eserler arasında boğulmamak önemliydi. Bu açıdan verimli ve gün içindeki hareket potansiyelimiz konusunda da mantıklı bir planlama yaptığımı gördüm. Öngörülerinizi kendi potansiyelimiz ve zevklerinize göre planlamanız bana göre işin en gerekli ve en keyifli tarafı.
Gün gün, hangi rotalarda ilerleyeceğimizi belirledikten sonra, telefonumda her an internet olmayabileceği düşüncesiyle her günü haritalardan işaretleyerek ekran görüntülerini telefonumda dosya dosya hazır ettim. Elbette internet paketi aldık ve birçok yerde ücretsiz internet bulunuyor ama en kötü senaryolar için kendimizi garantiye almakta fayda var.
Seyahat başladığı andan itibaren her gün eve yorgun döneceğimizi bildiğimden plansız yola çıkmak ya da eksik planlamak; istediğimiz her yeri gezememek demekti. Üstelik gezmek istediğimiz müzelerin konumları birbirine çok yakın. Bu yüzden aşağıdaki planlamalarda her gün aynı bölgeden geçip neden o kısmın tamamını bir günde tamamlamadığımız kafalarda bir soru işaretine yol açabilir. Daha önce de belirttiğim gibi eğer öyle yapsaydık müzeler için kısa süreler ayıracak ve müzelerde üstünkörü bir tur atmış olacaktık. Niyetimiz sanat eserlerini tadını çıkararak görebilmekti. Böyle bile günlerimiz epey yoğun geçti.
1. GÜN / OCAK / SALI
Hedef: Orsay Müzesi
- Trocadéro Meydanı: Eyfel Kulesi’ni karşıdan gören Trocadéro Meydanı’na gelip Eyfel'e doğru yürümek oldukça cazip.
2. Eyfel Kulesi 🗼 (Yakınından fotoğraf çekmedim. Trocadéro Meydanı’ndan görünen hali oldukça tatminkardı. Yine de yakınından geçmek güzel. Üst katlara çıkılabilir, diğer mevsimlerde epeyce kuyrukta bekleyerek giriliyormuş. Yukarı çıkmak bize cazip gelmediği için sadece aşağıdan görmeyi tercih ettik. Çıkanlar ikinci katın yeterli olduğunu ve en üst kat için beklemeye değmeyeceğini söylüyorlar.
3. Trocadéro Bahçeleri: Meydandan Eyfel’e kadar devam eden Trocadéro Bahçeleri’ni yürüyerek geçtik.
4. Şanzelize - (Champs Élysée) Bu güzel caddeyi gezmek ve Zafer Takı’nı görmek ana hedef olduğu için bu rotada yürüyerek ilerliyoruz.
Seine Nehri üzerinde pek çok köprü var ve aşıkların kilit astığı asıl köprü, güvenlik nedeniyle korumaya alınınca mümkün olan her köprüye kilitler asılmaya başlanmış. Böyle endüstriyel bir ürünün romantizme dönüşmesi hayli ironik.
5. Champs Élysée’ye (Şanzelize): Bu cadde elbette oldukça ünlü. Lüks mağazalar bu cadde boyunca sıralanmış. benim için ilginç olmasının bir sebebi de bu dönemde günümüz çağdaş sanatçısı olan
Yayoi Kusama'nın
Louis Vuitton markası ile yapmış olduğu iş birliği sonucunda markanın binalarında ve vitrinlerinde yapılan çalışmalardı.
6. Zafer Takı (L’Arc de Triomphe)
Yukarıda görünen rotaya aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz:
Ardından, güne metroya binerek devam ediyoruz: M1 ile 8 dakikada CONCORT MEYDANI’na git (istasyon adı Concorde🚩)
6. Concorde Meydanı: Mısır hıdivi Kavalalı Mehmed Ali Paşa’nın 1829’da diplomatik bir hediye olarak Fransa’ya sunduğu dikilitaşın olduğu ve Kraliçe Marie Antoinette’nin giyotinle idam edildiği yer olan büyük bir meydan. Burayı sadece Orsay Müzesine geçmek için kullandık ve gezi kısmını başka bir güne erteledik.
7. Orsay Müzesi: 🚨 Bu müze o kadar güzel ki! Lovure zaten harika bir müze ama burası beni içinde bulunan eserler itibari ile çok daha fazla etkiledi. Burada sanırım dört saat kadar kaldık. Eski tren garı olduğu için mimarisi de harika.
Çok sevdiğim bir sanatçı olan Edvard Munch'ın sergisine denk gelmemiz bende adeta tapınma isteği uyandırdı. İlk gün benim için öyle tatminkardı ki hala aynı heyecanı yaşıyorum.
Henri de Toulouse-Lautrec
8. Notre Dame Katedrali (Notre Dame de Paris) : Katedral, hepimizin bildiği yangın sonucu 2024'e kadar kapalı. Dışarıdan da olsa etrafında gezinmek istiyorduk. Gelmişken de aynı adacıkta bulunan Sainte Chapelle'i gezeriz demiştik ama birbirlerine olan mesafeden olacak bu şapel de Notre Dame ile beraber kapatılmıştı. Katedralin bu halini görmek oldukça üzücü.
9. Shakespeare and Co. (kitapçı): Paris’in ilk İngilizce kitap satan dükkanıymış. Notre Dame’ın hemen çaprazında. İçeride fotoğraf çekmek yasak ve bir kitapsever olarak bu eski ve ilginç mimarisi olan kitapçıda gezinmek güzeldi.
Sabah yürüdüğümüz rota:
Yukarıda görünen rotaya aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz:
2. GÜN / OCAK / CUMA
Montmartre ile sabah turuna başlıyoruz.
İlk durağımız; Sacré-Cœur Bazilikası, biz bu konuma yakın bir yerde kaldığımız için gezi planımızı en yakınımızda olan bu kiliseye yürüyerek başladık. Daha doğrusu bu tepeye merdiven merdiven tırmandık desek daha doğru olur. Paris'in en yüksek bölgesi ve inşasında kullanılan malzeme nedeniyle beyaz, temiz kilise gibi isimlerle anılıyormuş.
Uzak bir mesafeden yola çıkacaksanız; 12 numaralı metro ile Abbesses istasyonunda inip farklı bir yürüyüş rotası belirlemeniz gerekebilir.
Rotamızda "modern sanat müzesi yani Pompidou" turumuzu gün sonuna bıraktık çünkü bu müze 21.00'a kadar açık, Perşembe günleriyse 23.00'a kadar açık. Yine de gitmeden önce internet sitelerinden kontrol etmekte fayda var. Sonrasında değişiklik gösterebilirler.
1. Sacré-Cœur Bazilikası - Beyaz Kilise: Biz kapısından girmeden önce çanlar çaldı ve içeride bir rahibe öyle bir ilahi okudu ki mimarinin güzelliğini içimizde hissettik.
Paris manzarasını bu tepeden izleyebilirsiniz.
2. Ressamlar Tepesi: (Place du Tertre) Sokak ressamlarının olduğu ve etrafında hediyelik eşya dükkanlarını gezebileceğiniz sevimli bir yer.
3. Dali Müzesi: Yürüdüğümüz bu sokaklar Dali, Picasso gibi sanatçıların atölyelerini kurdukları mekanlar. O yüzden burada bir Dali Müzesi var. Biz girmesek de önünden geçip mekanı görmek için yolumuzu buraya düşürdük.
4. Le Passe-Muraille: Ünlü bir romanın bir anını anlatan heykelin olduğu duvar.
5. Moulin Radet (Le Moulin de la Galette) Değirmeni: Köy olduğu dönemlerden geriye kalan değirmenlerden biri. Artık şehrin içinde, ama bence hiç de absürt görünmüyor.
6. Le Bateau-Lavoir Picasso’dan Matisse’e birçok sanatçının yaşadığı yermiş. Biz sadece yolumuzu buraya düşürüp önünden geçtik. Gezilecek bir alanı yok.
7. Au Marché de la Butte: Amélie'nin manavı, mahallesi, geçerken görülebilir.
6. Le Mur des Je T’Aime, Seni Seviyorum Duvarı: Açıkçası bu duvarı Emily Paris'te dizisinde gördüğü için merak ettim. Sonuçta bu mahallede yürümek bile güzel.
Böylece önce en tepedeki Bazilika'dan başlayarak aşağı doğru yürüdük ve kendimizi Abbessses istasyonunun başında bulduk. Metro istasyonlarının
Art Nouveau tarzındaki takları bile etkileyici.
Bu fotoğraf Google Haritalar alıntısıdır.
Yukarıda görünen rotaya aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz:
Abbesses istasyonu civarından Montmartre Füniküleri'nin bulunduğu Sacré-Cœur Bazilikası'ndan aşağıya doğru yürüyüşümüze devam ediyoruz.
7. Carrousel de Saint-Pierre: Atlıkarınca
8. Enfants-Rouges: Hareketli Enfants-Rouges, 17. yüzyıldan kalma kapalı pazarıyla ünlü olarak tanımlanmış. Çok gerekli değil ama buradan geçerken uğranabilir.
9. Le Marais: Dördüncü bölgede bulunan ve SoMa (Güney Marais) olarak da bilinen modern Marais, modern butikler, galeriler ve gay barlarla dolu ve zamanlar şehrin Yahudi mahallesi olan bölge olarak tanımlanmış.
10. Pompidou Merkezi (Le Centre Pompidou) Modern Sanat Müzesi: Modern sanat müzeleri arasında en ünlülerden biri ve mimarisi ile de oldukça etkileyici. Bir nevi şov yapılmış. Benim için bir tapınak daha!🚩⚡
Müzedeki eserlerle ilgili bir çok fotoğraf ekleyebilir ve detaylandırabilirdim. Lakin hepsinde eserler o kadar ünlü ve tüm sitelerde, özellikle de müzelerin kendi sitelerinde bolca bulunacak halde. O yüzden fotoğraf çekmeden dolaşmak benim için daha keyifli oldu. Yine de Joseph Beuys eserlerine bakmak ve Yves Klein mavisini yakından görmek oldukça büyülü anlardı benim için.
11. 59 Rivoli: Burası bir sanat galerisi sayılabilir. Pek çok sanatçının konuşlandığı, labirent gibi gezilen ve her köşede başka bir sanatçının farklı tarzlarıyla karşılaştığınız bir atölye ve galeri binası.
Müzenin hemen ardından bu mekana girmek "aşırı doz sanata maruz kalma" gibi görünebilir. Öyle olmadı. Benim için heyecanla dolup taştığım bir atölye gezisi oldu. Ücretsiz olarak her katı gezebiliyorsunuz. Tam bir esin kaynağı.
12. Hôtel de Ville de Paris, Belediye Sarayı. Dönüş yolundan önce bu haşmetli binayı dışarıdan seyrettik.
Bugünün sonunda ünlü "Moulin Rouge"a gidebilirdik ama biz günü burada bitirmeyi tercih ettik.
Yukarıda görünen rotaya aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz:
3. GÜN / OCAK / Perşembe
Bugüne başlarken önceden yapılmış planımıza sadık kalarak metroya binmek üzere yola çıktık ama pek çok yeri ve ulaşım araçlarını etkileyen büyük bir grevin olduğunu yola çıktıktan sonra anladık. Böylece Orangeriye'ye kadar yürümeyi göze alıp bu
günün gezisine dahil etik . Yol üstünde bir Louis Vuitton mağazasına ve
Yayoi Kusama'nın hareketli bir maketine de rastladık.
1. Tuileries Bahçeleri (Jardin des Tuileries) : Kralın arka bahçesi anlamına geliyormuş. Heykeller ve çeşmelerle dolu bu yeşil alan bahar günlerinde oldukça kalabalık olsa gerek. Orangerie bu bahçenin içinde olduğundan burayı da görmüş olacaksınız.
2. Orangerie Müzesi-Musée de l’Orangerie: Empresyonist koleksiyona sahip. Paul Cézanne’lar, Henri Matisse’ler, Amadeo Modigliani’ler, Pablo Picasso’lar, Pierre-Auguste Renoir gibi sanatçıların eserleri burada bulunuyor. Müzeleri gezerken bu sanatçıların eserlerinin her birine dağılmış olduğunu göreceksiniz. Yazık ki biz bu müzeyi grev nedeniyle kapalı olduğu için gezemedik. Diğer müzelere oranla daha küçüktü ve gezmek istediklerim arasında benim için önemine göre dördüncü sırada yer aldığı için burayı görememek küçük bir talihsizlik olarak gördük. Çünkü diğer müzeler Monet'nin diğer eserleriyle yetererince tatminkardı.
Müze linki
3. Arc de Triomphe du Carrousel: Üç taktan biriymiş. Neoklasik mimari üslubunda inşa edilmiş ve Napolyon’un askeri zaferlerini ölümsüzleştirmek için yapılmış. Bir kısmı restore halde olmasına rağmen çok ihtişamlıydı.
4. Sorbonne Üniversitesi: Okulun etrafını gezmerek Latin Mahallesinde dolaştık. Panteon'a gitmeden önce yolumuzu buradan geçirdik. Marie Curie, Jean-Paul Sartre buradan mezunmuş.
5. Latin Mahallesi
6. Panthéon: Pantheon denince akıllara öncelikle Roma'daki, sanat tarihinin önemli yapısı geliyor. Zaten buradaki de ona öykünerek 18. yüzyılda inşa edilmiş. Victor Hugo, Voltaire gibi önemli şahsiyetlerin mezarları burada bulunuyormuş.
7. Fransa Ulusal Kütüphanesi Richelieu Binası: Gün içinde müzeye kadar toplu taşıma kullanamadığımız için biz gezimizi Panteon'da sonlandırdık. Bunun için yeterince yürüdüğümüzü düşündük. O yüzden önceden geziye dahil ettiğim
Moulin Rouge ve
Père Lachaise Mezarlığı'nı da bu kütüphaneyle beraber eledik. Onun yerie Notre Dame'ın gece ışıklarıyla aydınlatılmış halini görmek için yeniden etrafında dolaştık.
Yukarıda görünen rotaya aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz:
Bu günü sadece Loure müzesini gezmek için ayırdık. Müzede çok fazla eser var ve her yerde tümünü bir günde gezmenin mümkün olmadığından bahsediliyor. Hal böyle olunca ilk olarak baş yapıtları görerek başlamak istedim. Rezervasyonumuz erken saatte olduğu için müze kalabalıklaşmadan baş yapıtları gördükten sonra diğer eserleri görmek daha kolay olur diye düşündüm. Bu nedenle öncelikle müzenin internet sitesine girerek önerdikleri rotaları inceledim ve bu rotaları tek tek telefonuma kaydettim. Açıkçası, okulda almış olduğum Müze dersi bilgileri burada çok işime yaradı.
Sitede, örneğin “Baş Yapıtlar” için bu gezide takip etmeniz gereken rotanın ayrıntıları ve bu rotanın 1.30 dakika süreceği gibi ayrıntılar yazıyor. “Nil Boyunca Yolculuk” 1.30 dakika, “Richelieu Kanadı’nın Gizli Hazineleri” de bir saat süreceği belirtilmiş. Biz gezimizin büyük bir bölümünü bu rotalar üzerinden planladık. Eski Mısır eserleri çok etkileyiciydiler. Rotaların ardından tüm odalarda kaybolarak görmek istediğim tüm eserleri görmüş oldum.
Benim için müzeler ve eserler arasında kaybolduğumuz tüm Paris gezisi o kadar etkileyiciydi ki kendimi büyülü bir gerçekliğin içinde hissederek geçirdiğim çok özel dört gün oldu. Paris’in neden bu kadar çok sevildiğini anlamak bir yana sanatın ve sanat eserlerinin bu kadar yakınında yaşamanın nasıl bir his olduğunu kavradım. Biliyordum, ama bu sever bunu iliklerimde hissettim diyeyim. Sanıyorum bunu söylememin sakıncası yok; Dünya’da çok fazla ülke ve şehir dolaştım. Amerika’da harika müzeler gezdim, hala Uzak Doğu’nun Dünya’nın en güzel toprakları ve insanlarına sahip olduğunu düşünüyorum ve Uzak Doğu’ya hayranım. Lakin Paris! Paris’te başka bir şey oldu. Önceki gidişimle beraber beklentimi düşürmüş olduğumdan mıdır bilmiyorum. Binalar, müzeler, sokaklar ve hatta insanlar… nezaketin zayıflık sanılmadığı ama aynı zamanda kibarlık budalalığından eğilip bükülmenin de gerekmediği sadece kendim olabileceğini hissettiğim bir şehir. Sadece şehir, yaban hayatı yok, insanlar olmaları gerektiği kadar nezaketli ve olmaları gerektiği kadar sıcaklar. Bu anlamda ilk kez burada doğmuş olmak istedim. Hem de soğuğa rağmen.
Bu geziyi planlarken aşağıdaki sitelerden ve videolardan yararlandım. Bakmanızı öneririm, Paris'i çok güzel ve detaylı olarak anlatmışlar. Seyahatinizi planlarken çok işinize yarayacaktır. Kendilerine bu ayrıntılı yazıları için çok teşekkür ederim.