İki gündür İzmir Film Atölyesi’ndeyim.
Pek keyifliyim. Kardeşim Burak sayesinde haberimin oldu etkinlikten. Burak,
uzun bir süredir “stop motion” tekniğiyle kısa filmler çekiyor. Filmleri için
mekanlar, figürler ve senaryolar hazırlıyor. İlk kukla deneyimimiz Sevgili’yle
beraber Fimo hamuru kullanarak ve fırında fazla tutup kuklanın burnunu yakarak gelişmişti.
Oysa bu etkinlik oldukça profesyonel ellerde, üstelik çok da zevkli.
Üç gün sürecek olan etkinliğin ikinci
gününü devirdik bugün. Ne zaman başladık, nasıl geçti koca iki gün, hiç
anlamadım. Özlem Akın yönetiminde, İzmir Film Atölyesi’nde toplamda 24 saat
sürecek olan etkinliğimizde kukla yapımını öğreniyoruz.
Bilmeyenler, duymayanlar için
öncelikle hocamız Özlem Akın’ı tanıyalım. Özlem Akın, 45. Antalya Altın
Portakal Film Festivalinde, Gemeinchaft adlı filmiyle, en iyi kısa film ödülünü
almış genç bir yönetmen. Çek Cumhuriyeti’nin Prag’ında yaşıyor ve harika
kuklalar yapıyor. Kuklalarını filmlerinde oynatıyor, satıyor, isteyene öğretiyor. Belli dönemlerde İstanbul ve İzmir’de
atölye çalışmalarına zaman ayırıyor. Kuklalarındaki detayları incelemenizi tavsiye
ederim. Bayılacaksınız…
İzmir Film Atölyesi; Konak’ta, çok hoş
bir binanın içinde, sevimli bir atölye. Aşağıda gördüğünüz
binada tıpkı Film
Atölyesi gibiuğraşlar, çizim yapan öğrenciler, resim atölyeleri var. Kısacası
arayıp da bulamadığım, özlediğim ortamlardan.
Atölyemizin girişi:
Sabah 11:00’da başlıyoruz kuklalarımızı yapmaya. Önce kendi elimizden bir çizimle karakter belirleme, ardından çizimi baz alarak kuklanın hareket edebilecek iskeletini oluşturmak var. Sonra da detaylar. Detaylar diyerek geçiştirdiğime bakmayın. Bu detaylarla beraber üç gün içinde tek bir kukla yapacağız. Düşünün ki bir kukla yapmak çoğu zaman daha uzun günler sürüyor. Dökülen emek tartışılmaz.Eh! Bizim kuklalarımız henüz çok amatörler, bebek adımlarıyla kişiliğe bürünmeye çalışma aşamasındalar. Aslında beklediğimden çok daha iyi görünüyor. Kostümleri tamamlanınca daha iyi görüneceklerinden eminim. Şimdi de bizim çalışmalarımızın bugüne kadar getirdiğimiz kısımlarına bir göz atalım.
Bilge'nin çalışması, senaryosu ve çizimleriyle kendi projesi üzerine:
Bu da benimki, bittiğinde şuh bir hatun olmasını planlıyorum:
Kuklam, hocamınzın yetenekli ellerinde:
Etkinliğe katılmadan evvel, kuklalarla
ilgili bilgi sahibi değildim. Ayrıca öğrenme sisteminin nasıl olacağı ile
ilgili bir fikrim de yoktu. Fakat olaya dahil olduğum an itibariyle kukla
yapmaya başlamak, kendi elimden deneyimleyerek öğrenmek çok güzel bir eğitim
yöntemi. Özlem Akın’ın uyumlu, naif, renkli kişiliği, sabırlı ve ilgili oluşu
bu etkinliğe katılmanız için en büyük nedenlerden biri. Çok tatlı, kuklaları
gibi sevimli ve çok yaratıcı bir insan.
Bu da ortamımız, Bilge'nin tatlı Şiva'sı, hem kendisi hem hamurdan Şiva:
Bu da ortamımız, Bilge'nin tatlı Şiva'sı, hem kendisi hem hamurdan Şiva:
İzmir Film Atölyesi ev sahiplerinden Sertaç Kasaplar da bu atölye
çalışmasında bizimle birlikte. Bir yandan kukla yapmaya devam ettik bir yandan
da hep beraber sinemadan, yönetmenlerden bahsetme fırsatı bulduk. Kukla dışında
da ortamımız ve katılımcılar oldukça doyurucu ve hepsi de birbirinden güzel,
üretim odaklı insanlar. Molalarda da köpüklü kahve keyifleri yaptık.
Kahvelerimizin sunumları da oldukça hoştu.
Perşembe günü kuklalarımız ve kursumuz
bitiyor. Cuma günü Kukla Stop Motion Animasyon Atölyesi üç günlük eğitimine
devam edecek. Konuyla alakadar olmadığım için bu eğitime katılmayacağım fakat
katılmak isterseniz 3 Ağustos 2012 Cuma gününe kadar vaktiniz var. İlgileniyorsanız
kaçırmayın derim.
Bir de dönüş yolunda Karşıyaka
sahilinde Kızılderilileri gösteri yaparken buldum. Sanırım kendi albümlerini
satıyorlar ve küçük bir gösteri yapıyorlardı. Eh, onların kuklalarla alakası yok ama kostümleri bir kuklaya uyarlanabilir, neden olmasın.
Perşembe gününün ardından, kuklalarımızın bitmiş halini paylaşacağım. O güne kadar esen kalınız...
1 yorum:
İstanbul için takipte olacağım, aldığın keyfi hissettim yazdıklarınla...
Yorum Gönder