30 Temmuz 2010

Malezya - Kuala Lumpur




Yaklaşık yirmi gündür Malezya’nın Klang Bölgesindeyiz. Gemimiz açıkta demirli vaziyette tahliyede. Yani denizcilik tabirine göre “alarga”da. San Francisco’dan aldığımız hurda demir yükünü boşaltıyoruz. Burası Kaldığımız en uzun limanlardan biri oldu.

Gezilebilecek şehir merkezi demirlediğimiz yere biraz uzak olduğundan dışarıya çıkışlar gemiye gelen acente botu ile sağlanıyor. Bot, iki günde bir gemiye uğradığı için dışarıya çıkanların otelde kalması gerekiyor. Biz de öyle yaptık. İlk seferimizde yedi kişilik bir kadroyla gemiden ayrıldık. 1,5 saat süren bot seferimizin ardından trenin ilk istasyonu olan Pelamutan Klang’a ulaştık. Bu bölge aynı zamanda Endonezya, Singapur gibi yakın ülkelere feribot seferlerinin olduğu bir mekan. Bottan indiğimiz yer bu feribotların kalkış durağının yanındaydı.

Resim Sergisi


Malezya'nın Kuala Lumpur şehrinde Petronas Kulelerinin dibinde Suria KLCC adındaki alışveriş merkezini gezerken bir resim ve heykel sergisi gördük. Konusu savaş olan sergide hep aynı figür farklı boyut ve şekillerde resmedilmişti ve çok güzellerdi. Resimlerin benzeri demirden heykeller oldukça ürpertici ve etkileyiciydiler.
Bu güzel sergiyi gezerken telefonuma gelen, sergi ve resimlerle ilgili bilgi mesajlarını çok eğlenceli buldum. Yanımda fotoğraf makinesi olmadığı için fotoğraf kalitesi çok iyi değil.
Sergi Tarihi: 15.12.2009

23 Temmuz 2010

Amerika - San Francisco

Gemimiz Amerika’nın California Eyaleti’nden kalkalı iki hafta oluyor. Kalktığımız andan birkaç gün evveline kadar hava ve swell* yüzünden sürekli sallandık.

Bir yıl önce, aynı dönemlerde yine Amerika seferimiz olmuştu. Bu ilk seferde sadece New Haven (Connecticut)’da market alışverişi yapabilmiş ve New York’u karşıdan seyretmiştik. Şimdiki seferimizdeyse San Francisco’yu daha uzun görme imkanı bulduk. Golden Gate ile birlikte üç uzun köprüden geçerek Redwood Ctiy bölgesindeki limana yanaştık. Amerika’da vize uygulaması olduğu için 24 kişilik mürettebattan sadece 5 kişinin limandan dışarıya çıkma hakkı vardı.

11 Temmuz 2010

Ayn Rand-Hayatın Kaynağı

Hayatın Kaynağı kitabını ilk elime aldığımda hakkında hiçbir şey bilmeden elimde tutup, hasbel kader başlayıvermiştim. Basımı ve boyutlarıyla bende hala bir çikolata etkisi yapan bu kitap kendimi tanımayla karışık duygularla beni etkisi altına aldı. Düşünmeden diyebilirim ki bu kitap, hayatımın kitabıydı.


Elbette bu kitabı okuduğum dönemde üzerimde bıraktığı etkisi, beklentilerim ve o döneme ait duygularımın harmanıyla, başka bir zamanda okumuş olmamdan daha farklı olabilir. Bunu tam olarak bilemiyorum ama Hayatın Kaynağı’nın öncesi ve sonrasında okuduğum kitaplardan çok azı bende böyle bir etkiyi yaptı. Sayfaları çevirmekle içine girdiğim dünya tam da hayatıma yaymaya çalıştığım ve beklentilerimi bu yönde düzenlediğim küçük bir felsefe kıvılcımı gibiydi.

05 Temmuz 2010

Kore-Busan

Yeni bir hayata açılmış gemimizin kamarasında üçüncü gecemizdeyiz. Sevgili uyuyor bense gemiye katılışımıza kadar geçen zamanı düşünüyorum.

Türkiye’deki yoğun tempomuzun ardından 4 Ekim Pazar akşamı uçağımız Kore’nin Inchon kentine doğru yol aldı. Kırk beş dakika rötarla kalkan uçağımız 9,5 saat sonra şehre ulaştı. Bu şehri daha önceki seferimizde görme imkanımız olmuştu. Inchon’dan Busan’a gidecek uçağımız için bir süre havalimanında bekledik. Bir saatlik bir yolculuktan sonra Busan’a ulaştık.