11 Nisan 2010

Elif Şafak - Aşk

İnsan, tam "oldum, tamım" dediği dönemlerde dahi her haliyle huzur dolu da olsa bir gün tekrar farkına varıyor ki daha önceki okunanlar, yaşanılanlar ve sorgulamalar bile hayat koşuşturmacısında değişik haller almaya başlamış. Bazen karışmış, bazen bir resim fark ettirivermiş içimizdeki yolculuğu, bazen yeni tanışılan bir dost, bazense bir kitap!


Bu kitap öyle güzel alıntılarla, hissedilerek nakşedilmiş ve Mevlana’nın hayatıyla öyle güzel eritilmiş ki belki de tüm konuşmalar ve karakterleriyle tüm olaylar gerçek hayatta da zaten böyle yaşanmıştı. Kitap içinde kitap; sıralamasıyla ve farklı karakterlerin dilinden ve perspektifinden akan anlatımıyla bambaşka bir yazın olmuş.

Elif Şafak’ın “Aşk” kitabı için yazılmış yazıları ve röportajları okudum az önce. Diyebilirim ki kitabı okuduğum kadar zevk aldım. Keşke kitabı okumamış olsaydım, dedim. Eğer okumamış olsaydım aynı zevki kendime şimdi tekrar yaşatabilirdim ya da bu kitabı okumadan önce Şems’i anlattığını ve böylesine güzel bir kurgusu olduğunu bilseydim de, okumak için dar zamanlarıma saklasaydım diye düşündüm.
Bunları düşünmüş olmakla birlikte “Aşk”ı okuduğum için kendimi şanslı sayıyorum. Röportajları ve hakkında yazılanları okurken kitabı bir kez daha ve bir kez daha okuma arzusu duydum. Şems ve Mevlana çok öncesinden beri ilgimi çekmekteydi. Okumaya başlayınca daha önce kuvvetle hissedip içime yerleşen alıntılar, hikayeler, Şems ve Mevlana’nın her duyduğumda gözlerimi dolduran “AŞK” ı yeniden gözümün önünde canlanıp unutuldukları yerden çıktılar. Ve ben bir kez daha, kendi Şems’imden bana yansıyan aşkı gözden geçirip kendimde nerelere yansıdığına diktim gözlerimi. Kısacası kendimle baş başa kaldım.

Önceleri düşünürdüm ki benim sevdiğim bir şey bana özel olsun, herkes bilmesin ya da piyasada çok görünmesin. Sanırım bu sevileni kıskanmaktan öte popüler kültürün getirilerine kendimi yakın hissetmemekten kaynaklanıyor. Fakat bu kitabı elime aldığım andan itibaren öylesine bir paylaşma isteği duydum ki çok okunanlar listesine girmesi ve herkesin bu kitaptan bahsetmesi beni çok mutlu etti, Mevlana ve felsefesinin anlamları daraltılmadan her insanın bilgisine ulaşıyor olduğunu düşünerek sevindim.

Aslında bu yazıda ilk amacım kitaptan alıntılar yaparak kendimce değerlendirmek ve okumayanlar için fikir sahibi olmalarına neden olmaktı ama kitabın buna ihtiyacı yok üstelik o kadar çok yerin altını çizdim ki hangisi daha önemli ayıramadım. “Aşk” kitabı için yazılmış yazı ve röportajları okumanızı tavsiye ederim.

23.01.2010
Ebru

4 yorum:

Adsız dedi ki...

Aslında uzun zamandır roman okumaktan yana değildim, romanların çoğu bana laf kalabalığı gibi geliyordu. Nereden bilebilirdim bir kitaptan bu kadar çok şey alacağımı...Kitabı bitireli çok oldu ama hala okumaya devam ediyor gibiyim, okuduklarım zihnimde dans ediyor sanki.Sanırım her şey de olduğu gibi bu kitabı okumam TESADÜF değil!!!Kalbi tefekkürle atan sufi dostlara sevgiyle...ESRA

*sinner* dedi ki...

gerçekten güzel bir serüvendi.

Unknown dedi ki...

Hayatımın kitabı diyebilirim,3 defa okudum,her defasında daha çok etkilendim..
Güzel kitaptı vesselam..

MorBaykus dedi ki...

Benim için de bir süre sonra tekrar okuyabileceğim, çok kıymetli bir kitap.
Yorumlarınıza teşekkür ederim...