60’lı
yılların sonunda, zor şartlarda, sanatla yoğrulmanın ve rock'n roll
sevgisinin kitabı Çoluk Çocuk. Kitabı okurken yaratma hevesim, üretme isteğim
ayyuka çıktı. Onların hayatını okurken hiçbir şey yapmıyor oluşuma, kendi hayatıma
hayıflandım. Ben de evimde oturup, Patti’nin şarkıları eşliğinde en azından
kitap hakkında yazarak bu kadarını yapmış olmayı istedim.
Patti
Smith’in cesaret dolu hayatı, Robert (Mapplethorpe) ile tanışmasıyla büyük bir
anlam kazanıyor. Smith’in Robert’la birlikte dolu dolu ve sanata adanmış hayatını
kitaplaştırmasının nedeni de Robert’a vermiş olduğu söz. İyi ki bu sözü tutmuş ve
bizim de ucundan da olsa merakımızı gidermiş. Aslında merak gidermeden de öte
kitabı okumak çok keyifliydi. Dili, içeriği ve akıcılık açısından okumaya değer bir kitap.
Sanat için
şöylediyor Patti Smith;
"...sanat Tanrı'yı söyleyen bir şarkıdır ve nihayetinde yine O'na aittir."
"...sanat Tanrı'yı söyleyen bir şarkıdır ve nihayetinde yine O'na aittir."
Bu sözü çok
sevdim, sanat ne güzel şey!
"Kendimizi Sons of Liberty (Özgürlük
Çocukları) gibi görüyorduk; misyonumuz rock’n roll’un devrimci ruhunu korumak,
savunmak ve yansıtmaktı. Hayatta kalmamızı sağlayan müziğin ruhani bir
açlık tehlikesiyle karşı karşıya
endişeleniyorduk. Amacını kaybetmesinden , şişman ve zengin ellerle
düşmesinden, gösteri dünyasının bataklıklarında debelenip durmasından, maddi
kaygılardan ve ruhsuz teknik karmaşıklıktan dolayı yitip gitmesinden
korkuyorduk. "
Bunlar
ne güzel ve ne kadar anlamlı korkular öyle değil mi?
Smith’in
şiir sevgisi ve Rimbaud kitabını sürekli yanında taşıması, hayatının belirli
noktalarını Rimbaud ile özdeşleştimesi çok hoş bir ayrıntı. Bu bağlılık ve onu
Rimbaud’un müze ziyaretine kadar götüren manevi yolculuklarından ister istemez
okuyucu da etkileniyor. Kitabı okurken Patti’nin hayatının neresinden müziğe
bulaşacağı konusunu merak edip durdum. Kitaptaki anlatıma gore, şair ya da
ressam olabilirdi ve sanki müzik onun için en uzak olan şeydi. Sanırım böyle hissetmem konusunda
Patti Smith’in mütevazi kişiliği ve yazımının da payı büyük. Sefalet içinde geçen gençlik dönemleri ve buna rağmen yılmaz karakterlerinin onları getirdiği nokta tartışılmaz. Kitabı okurken Patti Smith'e tekrar tekrar hayran olmamak elde değil. Ayrıca Milliyet
Sanat Haziran Sayısı’nda da bir Patti Smith yazısı bulmanız mümkün.
Kitabın
arka kapağında Johnny Depp alıntısına yer
verilmiş;
“Bir
başyapıt, daha önce hiç açılmamış bir hazine sandığının içini görmek için
ayrıcalıklı bir davet.”
Ve son
olarak kapağın sonunda yer alan kısmı ekleyelim:
"yaşlıca bir çift
önümüzde durup alenen bizi incelemeye başladı. Robert ilgi çekmekten
hoşlanıyordu, heyecanla elimi sıktı.
'Hadi, fotoğraflarını çek,' dedi kadın, hayretler içindeki kocasına.
'Sanatçılar galiba.'
'Hadi canım,' dedi adam, omuz silkerek. 'Çoluk çocuk bunlar.'"
(Tanıtım Bülteninden)
'Hadi, fotoğraflarını çek,' dedi kadın, hayretler içindeki kocasına.
'Sanatçılar galiba.'
'Hadi canım,' dedi adam, omuz silkerek. 'Çoluk çocuk bunlar.'"
(Tanıtım Bülteninden)
Ebru